GÜMÜŞHANE TARİH & TURİZM




Santa Antik Kenti ;
İnanç turizmi açısından Sümela Manastırı ve Ayasofya Müzesi'nden sonra Hıristiyanlar için Doğu Karadeniz Bölgesi'ndeki en önemli turizm merkezidir. Gümüşhane ili sınırında bulunan Yeni Yayla Mevkii'ndeki Santa Harabeleri, kıyıdan yaklaşık 40 kilometre içeride bin 600 metre yükseklikte yer alıyor. Vadilerle birbirinden ayrılmış 3 ayrı yamaçta yer alan antik kentin ne zaman kurulduğu ise bilinmiyor. Orta Çağ'da kurulduğu ile ilgili bir delil olmamasına rağmen, derebeyi anlaşmazlıkları süresince yarı müstakil bir Rum sığınağı olarak kullanıldığı ve bunun yanında 17. ve 18. yüzyıllarda nüfusunun arttığı biliniyor.
19. yüzyılda yörede derebeyi egemenliğinin olduğu bir dönemde Santa'nın, doğal konumu ile bağımsız ve korunaklı bir sığınak olarak Hıristiyan toplumunun varlığını sürdürmesinde etkili oldu. Santa'da tarım ve hayvancılığın yanısıra, çevrede var olan kurşun ve demir gibi maden ocaklarının da işletildiği, hatta demirciliğin önemli bir meslek kolu olduğu bir yerleşim yeridir. Etrafı Ziyaret ve Karakaban Dağları, Zincirli, Kilise ve Uzunsırt gibi 2 bin metrenin üzerinde yükseltilerle kuşatılmış olan bölgenin girişe elverişli olan yeri sadece vadiye açılan kuzey kısmı. Burası, dışa kapalı, fakat kendi içinde su kaynaklarının varlığı ve bahçe ölçeğinde üretime elverişli toprağı ile yaşama elverişli. Birbirini kuş bakışı çok net bir şekilde görebilen 3 ayrı yamaç üzerine kurulmuş olan Santa'da mahalle olarak 7 yerleşim bulunuyor. Eski isimleriyle Piştoflu, Binatlı, İhsanlı, Zerzili, Çakallı, Zincanlı ve Zurnacılı ismi verilen mahallelerde, özellikle 18. yüzyılın son yarısında inşa edilen resmi binalar dikkat çekici özellikleri.



Satala Antik Kenti : (Sadak Köyü): Kelkit ilçesinin 17 km. güneydoğusunda Sadak köyündedir. Yörede XV. Legio Apollinaris armalı tuğla parçaları bulunmasıyla, buranın antik Satala kenti olduğu kesinleşmiştir. Bizans tarihçisi Prokopius, kentin tepelerle çevrili bir ovada kurulduğunu, İmparator Iustinianus’un surları onarttığını bildirmektedir. Satala kenti, Roma Lejyon Kampı çevresinde kurulup, gelişmiş ve imparatorluk döneminde Latin kültür merkezi olmuştur. Satala Kalesi su kemerleri, tiyatro, agora ve diğer yapı kalıntıları kent ve çevresinde görülebilir durumdadırlar. Satala Kalesi’nin, Bizans İmparatoru Iustinianus tarafından onartıldığı bilinmektedir.

İmera Manastırı: Olucak (İmera) Manastırı; il merkezine 38 km. uzaklıkta Olucak Köyü sınırları içerisinde yer almaktadır. Antik kentte kubbeli ve kubbesi tonozlarla örtülü manastır bulunmaktadır. Kitabesinden 1350'de yapıldığı anlaşılmaktadır. Çok sayıda tarihi ve kültürel değeri bulunan antik şehir arkeolojik sit alanı ilan edilmiştir 


Süleymaniye mahallesi: Tarihi M.Ö 3000 yıllarına dayanmaktadır. Romalılar döneminde Arjipolis diye anılan kentin diğer adları Canca, Catha'dır.Kent Osmanlı topraklarına katıldıktan sonra Gümüş madenleri işletmeye açılmış ve İmparatorluk hazinesinin 1/5 ini temin eden altın ve gümüş sikkeler basılmıştır.Gümüşhane isminin verilmesinden önce şehrin ismi Canca idi Kanuni Sultan Süleyman bölgede çıkan altın ve gümüş madenlerinden dolayı şehre kendi adına sikke basma yetkisi vermiştir. Maden ocakları ve şehir en canlı dönemini 4.Murat döneminde (1623-1640) yaşamıştır. 1894 yılında hükümetin madencilerin imtiyazlarını feshetmesi ile ocaklar kapanmıştır.1916 tarihinde Rus işgali ile meydana gelen göçler sebebi ile nüfus durumu gittikçe azalmış ve yerleşim yavaş yavaş Harşit vadisine kaymaya başlamıştır.Cumhuriyetin ilanından 4 yıl sonra da vilayet merkezi yeni yerine taşınmıştır.


Gümüşhane Evleri :Ana yapı malzemeleri taş, kerpiç, ahşaptır. Evlerin plan olarak arz ettikleri şema ortada bir avlu ve iki yana dizilmiş mekanlardan meydana gelmiştir.Anadolu türk konut mimarisinde olduğu gibi Gümüşhane evlerinde de plan şeklinin başlıca belirleyicisi ve merkezi sofa dır. Bu planın asıl kullanım amacı iklimi sert olan Gümüşhane için iç sofalı plan tipinin daha sağlıklı olmasıdır. Evlerin alt katları ailelerin günlük ihtiyaçlarını karşıladıkları mutfak, banyo, wc, kiler ve günlük yaşamın diğer mekanlarından oluşur. Üst katlar ve çatı katı ise yatak odası ve misafir odaları şeklinde düzenlenmiştir. Evlerin dış görünümü doğal peyzaja olağanüstü uyum sağlamaktadır. Pencereler iklime bağlı olarak şekillenmiş zemin kat pencerelerinin ayrı bir özelliği vardır. Pencereler  dışardan içe doğru gittikçe genişleyerek trapez mazgal şeklini almıştır. Gümüşhane evlerinin çatıları iklim etkisi nedeni ile dik ve eğimli olarak düzenlenmiştir,(kırma, üç omuz, semer çatı) Günümüz mimarisine örnek olacak tip ve güzelliktedir.


Karaca Mağarası :
Gümüşhane’nin 17 km. kuzeybatısında , Cebeli Köyünün Karaca Mahallesinde denizden 1550m.yükseklikte yer almaktadır. Mağaraya Gümüşhane Torul Karayolunun 12.km.sinden sola dönerek Krom deresi , Cehennem Vadisi Kanyonu, İmara Manastırı yolu istikametinde 5 km ilerledikten sonra ulaşılır.
Karaca Mağarası andezitik bazaltik lavlar ,lüfler ve aglomeralardan oluşmaktadır.Bu serinin toplam kalınlığı 1000 m yi bulmakta ve içierisinde kalker,marn ve grelerden oluşan ve kalınlığı 100 m ile 200 m arasında değişen arakatkılar vardır.Damlataşı bakımında oldukça zengin olan Karaca mağarası sarkıtlar,dikitler,sütunlar,org desenli duvarlar fil kulakları, traventen havuzları bulunmakta ve son bölümde derinlik 1 m yi bulmaktadır.İçerisinde akarsu bulunmamakta 4 numaralı salonların girişinde birkaç gölçük bulunmaktadır.

Tomara Şelalesi: Şelale Doğu Karadeniz Bölgesi Gümüşhane İli Şiran İlçesine 25 km mesafede bulunan Seydibaba Köyündedir.Tomara Şelalesi adeta kayaları patlatarak 15-20 m. genişliğinde bir alandan çıkarak yaklaşık 25-25 metre yükseklikten kar veya süt rengini almış bir su varlığı şeklinde 2 km uzaklıktan duyulan su ninnileri sesleri ile yatağına dökülmektedir. Suyun akış vadisi içerisinde oluşturduğu akış kıvrımları , akış rejimi vadinin rafting yapılabilecek konumda olmasını sağlamaktadır. Şelale ve çevresinin zengin flora ile oluşturduğu uyumlu peyzajı görülmeye değer güzelliktedir.

 


Akçakale Mağarası: Doğuda şehir merkezine yaklaşık 10 km mesafededir. Merkeze bağlı Akçale Köyünün Arsa mahallesi sınırları içinde yer almaktadır. 1996'da bulunan mağara deniz seviyesinden 1585 metre yüksektedir. Mağaranın girişi ile en derin yeri arasında 95 metre yükseklik farkı vardır. Kendine has sarkıt ve dikitleri çok güzel manzaralar oluşturmaktadır.

Zilli kilim:iplikleri boyama esnasında hiçbir kimyasal madde kullanılmadığından kilimlerin renklerinde bir solma olmaz, boya malzemesi olarak kullanılan bitki köklerinin bir kısmını Kelkit yöresinden, bir kısmını da çevre illerden temin ediliyor. “Papatya, soğan, böğürtlen, inci çiçeği, kara lahana, kuşburnu, palamut, ada çayı, kestane, nane, ekşi elma, çoban üzümü, fındık kabuğu gibi bir çok bitkiden kök boya yapımında yararlanılmaktadır. Selçuklu Türkleri’nin 1058 yılında Erzurum, Erzincan ve Kelkit bölgesine yerleşmesiyle, Anadolu topraklarına getirilen Zilli kilimin, çözgü ipleri dahil tamamı koyun yününden imal ediliyor. Eski Türk geleneklerinde kilim, halı, cecim, keçe, seccade, çerge, sili ve zilu gibi çeşitleri olduğu belirtilen Zilli kilimin iplikleri, bütünüyle elde eğiriliyor ve kök boya ile kaynatıldığından renkler sürekli canlı kalıyor. Zilli kilimde kara nakış, kurbağacık, eğri zincir, ger, beşfırlam, çerçeve, boncuk gözler, elmalar gibi motifler kullanılıyor. 

 

 

 
ANKETİMİZE KATILMAYI UNUTMAYIN...
 




 
Bugün 3 ziyaretçi (5 klik) kişi burdaydı!
***GÜMÜŞHANE'NİN SESİ GÜMÜŞ BÜLTEN HABER & KÜLTÜR DERGİSİ © 2007-2008 Webmaster ® Ali Sinan YİĞİT***

 

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol